ARİSTOTELES’İN
MÜKEMMELİYETÇİLİK ARGÜMANI
Etik alanında uzun
süredir tartışılan bir konu insanlık için en üstün iyinin doğasıyla ilgilidir.
Bir başka deyişle bir insanın sürdürebileceği olanaklı en iyi yaşam nedir? Bu
en üstün iyi, genellikle “mutluluk” ya da “mutlu yaşam” olarak anılır. Antik
Yunan filozoflarından bazıları “mükemmeliyetçilik” denilen bir görüşü
savunuyorlardı. Bu görüş, süregiden ahlaki ve entelektüel erdemlerin sürekli
uygulanmasının insanlık için olanaklı en iyi yaşam olduğunu iddia ediyordu.
Aristoteles, Nicomachean Ethics
isimli eserinde insanlığın en üstün iyisi olarak zevk, zenginlik, onur ya da
eğlenceye dayalı yaşam yerine erdemli yaşamı alan görüşü savunmak için antik
argümanların en etkilisini ortaya koymuştu. Aristoteles’in mükemmelliyetçi
görüşleri, Aquinalı Thomas ve Musa ibn Meymun gibi Ortaçağ teistlerinin
etiğini de etkilemişti. Aristoteles’in görüşleri modern dönem boyunca pek
etkili olmasalar da bunlardan bazıları G.E.M. Anscombe’nin “Modern Moral
Philosophy” (Modern Ahlâk Felsefesi) çağdaş erdem etiği hareketini başlattığında yeniden kamuoyuna sunulmuş oldu.
Aristoteles’in mükemmeliyetçilik
argümanı, insan doğasının tartışmalı açıklamasına dayanır. Aristoteles evrenle
ilgili teleolojik bir anlayışı savunduğu için -insanlar da dahil- her şeyin
kendi varoluşu bakımından nihai bir işlevi ya da amacının olduğunu iddia
ediyordu. Aristotelesçi terminoloji, bu nihai amacı bir “son neden” (final cause) olarak
anıyordu. Dolayısıyla Aristoteles, insanlık için en üstün iyinin bu nihai
amacı gerçekleştirmek olduğunu iddia ediyordu. İnsanlık için en üstün iyinin
kabul edilmesi için iki ölçüt getirmişti: Daha iyiye ulaşmak için onu bir araç
olarak almaktansa iyinin kendisini bir son hedef olarak arzulamak gerekir ve
onu yaşamı iyi yapmak için yeterli kılmak gerekir. Son olarak da erdemli
yaşamın türümüzün öne çıkan entelektüel ve ahlaki potansiyellerini gerçekleştirerek
insanlığın nihai amacını yerine getirdiğini öne sürüyor. Dolayısıyla erdemli
yaşamın diğer yaşam tarzlarına göre mutluluğa en uygun ölçüt olduğunu öne
sürer.
“Mademki, apaçık bazı amaçlar var ve
mademki, başka bir şeyin aracı olarak bunlardan bazılarını -örneğin zenginliği,
flütü ve genel olarak enstrümanları- seçiyoruz, bütün bu amaçların nihai
olmadıkları açıktır. Öte yandan en üstün iyi nihai bir şey olmalıdır.
Dolayısıyla yalnızca bir nihai amaç varsa, bu bizim aradığımız iyi olacaktır;
eğer birkaç tane varsa, bunların en sonuncusu ve en mükemmeli aradığımız şey
olacaktır. Kendisi bir amaç olarak kovalanan amaca başka bir şey uğruna
kovalanan bir amaca göre daha sonuncu olan amaç diyoruz; başka bir şeyin aracı
olarak hiçbir zaman için seçilmeyen amaca ise hem kendisi bir amaç olarak hem
de başka bir şeyin aracı olarak seçilenden daha sonuncu diyoruz. Her zaman
kendisi bir amaç olarak seçilen ve hiçbir zaman başka bir şeyin aracı olarak
seçilmeyene koşulsuzluk anlamında nihai amaç diyoruz. Bu açıklama her şeyden
önce mutluluğa uygulanıyor gibi görünüyor: Çünkü biz her zaman için mutluluğun
kendisini bir amaç olarak seçeriz ve hiçbir zaman onu başka bir şey için
istemeyiz. Onur, zevk, zekâ ve bütün erdemler kısmen kendileri için seçilirler
-çünkü onlardan bize düşen daha fazla bir avantaj olmasa bile bunların her
birini seçeriz- ancak onları kısmen de mutluluk nedeniyle, onların sayesinde
mutlu olacağımızı varsayarak seçeriz. Öte yandan hiç kimse mutluluğu ne onur,
zevk ya da bunlar gibi bir şey uğruna ne de onları başka bir şeyin aracı
olarak seçer.
Kendi kendine yeterlilik bakış açısından
soruna yaklaştığımızda aynı sonuca ulaşmış oluyoruz. Çünkü nihai ve mükemmel
iyi kendi kendine yeterli görünüyor.[1]
Argümanın
Kuruluşu
1. Öncül: Genelde mutluluk olarak
anılan, insanlık için en üstün iyi vardır.
2. Öncül: Eğer bir iyi, kendisi bir amaç
ve iyi bir yaşam oluşturmak için yeterli olarak arzulanıyorsa, o zaman o iyi
mutluluk sağlar.
3. Öncül: Erdemli yaşam, kişinin bütün potansiyelini gerçekleştirerek
bir insanın işlevini yerine getirir.
4. Öncül: Eğer belli bir iyi kişinin
bütün potansiyelini gerçekleştirerek bir insanın işlevini yerine getirirse, o
zaman bu iyi kendisi bir amaç olarak arzulanır.
l. Sonuç: Erdemli
yaşam, kendisi bir amaç olarak insan tarafından arzulanır (Ö3, Ö4).
5. Öncül: Eğer belli bir iyi bir insanın
işlevini yerine getirirse, o zaman o kişinin yaşamını iyi yapmaya yeterlidir.
2. Sonuç: Erdemli yaşam, bir insanın yaşamını iyi
yapmaya yeterlidir (Ö3, Ö5).
3.
Sonuç: Erdemli yaşam, kendisi bir amaç ve yaşamı iyi yapmak için yeterli
olduğundan arzulanır (birleştirme, S1, S2).
4.
Sonuç: Erdemli yaşam, insanlık için en üstün iyiyi, mutluluğu oluşturur (Ö2,
S3).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder