8 Şubat 2019 Cuma

ARİSTOTELES’İN MÜKEMMELİYETÇİLİK ARGÜMANI


ARİSTOTELES’İN MÜKEMMELİYETÇİLİK ARGÜMANI
Etik alanında uzun süredir tartışılan bir konu insanlık için en üstün iyinin doğasıyla ilgilidir. Bir başka deyişle bir insanın sürdürebileceği olanaklı en iyi yaşam nedir? Bu en üstün iyi, genellikle “mutluluk” ya da “mutlu yaşam” olarak anılır. Antik Yunan filozoflarından bazıları “mükemmeliyetçilik” denilen bir görüşü savunuyorlardı. Bu görüş, süregiden ahlaki ve entelektüel erdemlerin sürekli uygulanmasının insan­lık için olanaklı en iyi yaşam olduğunu iddia ediyordu. Aristo­teles, Nicomachean Ethics isimli eserinde insanlığın en üstün iyisi olarak zevk, zenginlik, onur ya da eğlenceye dayalı yaşam yerine erdemli yaşamı alan görüşü savunmak için antik argü­manların en etkilisini ortaya koymuştu. Aristoteles’in mükemmelliyetçi görüşleri, Aquinalı Thomas ve Musa ibn Meymun gi­bi Ortaçağ teistlerinin etiğini de etkilemişti. Aristoteles’in gö­rüşleri modern dönem boyunca pek etkili olmasalar da bunlar­dan bazıları G.E.M. Anscombe’nin “Modern Moral Philosophy” (Modern Ahlâk Felsefesi) çağdaş erdem etiği hareketini başlattığında yeniden kamuoyuna sunulmuş oldu.
Aristoteles’in mükemmeliyetçilik argümanı, insan doğasının tartışmalı açıklamasına dayanır. Aristoteles evrenle ilgili teleolojik bir anlayışı savunduğu için -insanlar da dahil- her şe­yin kendi varoluşu bakımından nihai bir işlevi ya da amacının olduğunu iddia ediyordu. Aristotelesçi terminoloji, bu nihai amacı bir “son neden” (final cause) olarak anıyordu. Dolayısıy­la Aristoteles, insanlık için en üstün iyinin bu nihai amacı ger­çekleştirmek olduğunu iddia ediyordu. İnsanlık için en üstün iyinin kabul edilmesi için iki ölçüt getirmişti: Daha iyiye ulaş­mak için onu bir araç olarak almaktansa iyinin kendisini bir son hedef olarak arzulamak gerekir ve onu yaşamı iyi yapmak için yeterli kılmak gerekir. Son olarak da erdemli yaşamın tü­rümüzün öne çıkan entelektüel ve ahlaki potansiyellerini ger­çekleştirerek insanlığın nihai amacını yerine getirdiğini öne sü­rüyor. Dolayısıyla erdemli yaşamın diğer yaşam tarzlarına göre mutluluğa en uygun ölçüt olduğunu öne sürer.
“Mademki, apaçık bazı amaçlar var ve mademki, başka bir şeyin aracı olarak bunlardan bazılarını -örneğin zenginli­ği, flütü ve genel olarak enstrümanları- seçiyoruz, bütün bu amaçların nihai olmadıkları açıktır. Öte yandan en üstün iyi nihai bir şey olmalıdır. Dolayısıyla yalnızca bir nihai amaç var­sa, bu bizim aradığımız iyi olacaktır; eğer birkaç tane varsa, bunların en sonuncusu ve en mükemmeli aradığımız şey ola­caktır. Kendisi bir amaç olarak kovalanan amaca başka bir şey uğruna kovalanan bir amaca göre daha sonuncu olan amaç di­yoruz; başka bir şeyin aracı olarak hiçbir zaman için seçilme­yen amaca ise hem kendisi bir amaç olarak hem de başka bir şeyin aracı olarak seçilenden daha sonuncu diyoruz. Her za­man kendisi bir amaç olarak seçilen ve hiçbir zaman başka bir şeyin aracı olarak seçilmeyene koşulsuzluk anlamında nihai amaç diyoruz. Bu açıklama her şeyden önce mutluluğa uygu­lanıyor gibi görünüyor: Çünkü biz her zaman için mutluluğun kendisini bir amaç olarak seçeriz ve hiçbir zaman onu başka bir şey için istemeyiz. Onur, zevk, zekâ ve bütün erdemler kıs­men kendileri için seçilirler -çünkü onlardan bize düşen daha fazla bir avantaj olmasa bile bunların her birini seçeriz- ancak onları kısmen de mutluluk nedeniyle, onların sayesinde mutlu olacağımızı varsayarak seçeriz. Öte yandan hiç kimse mutlu­luğu ne onur, zevk ya da bunlar gibi bir şey uğruna ne de on­ları başka bir şeyin aracı olarak seçer.
Kendi kendine yeterlilik bakış açısından soruna yaklaştı­ğımızda aynı sonuca ulaşmış oluyoruz. Çünkü nihai ve mü­kemmel iyi kendi kendine yeterli görünüyor.[1]

Argümanın Kuruluşu
1. Öncül: Genelde mutluluk olarak anılan, insanlık için en üstün iyi vardır.
2. Öncül: Eğer bir iyi, kendisi bir amaç ve iyi bir yaşam oluşturmak için yeterli olarak arzulanıyorsa, o zaman o iyi mutluluk sağlar.
       3. Öncül: Erdemli yaşam, kişinin bütün potansiyelini gerçekleştire­rek bir insanın işlevini yerine getirir.
4. Öncül: Eğer belli bir iyi kişinin bütün potansiyelini gerçekleştire­rek bir insanın işlevini yerine getirirse, o zaman bu iyi ken­disi bir amaç olarak arzulanır.
     l. Sonuç: Erdemli yaşam, kendisi bir amaç olarak insan tarafın­dan arzulanır (Ö3, Ö4).
5. Öncül: Eğer belli bir iyi bir insanın işlevini yerine getirirse, o za­man o kişinin yaşamını iyi yapmaya yeterlidir.
     2. Sonuç: Erdemli yaşam, bir insanın yaşamını iyi yapmaya yeter­lidir (Ö3, Ö5).
     3. Sonuç: Erdemli yaşam, kendisi bir amaç ve yaşamı iyi yapmak için yeterli olduğundan arzulanır (birleştirme, S1, S2).
    4. Sonuç: Erdemli yaşam, insanlık için en üstün iyiyi, mutluluğu oluşturur (Ö2, S3).




[1] Nikomakos’a Etik, Aristoteles, Say Yayınları, 2014

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder