KANT
VE ÖZERKLİK NEDEN SAYGIYI HAK EDER?
Yaygın bir görüşe göre özerklik (autonomy), kendisinde bulunan
erdem dolayısıyla özel bir saygıyı hak ediyor. Çoğunlukla özerkliğin saygıyı
hak ettiği iddiası, tikel özerk seçimler ya da irade eylemleriyle ilgili olarak
ortaya çıkıyor. Özerk bir seçim, düşüncesizce ya da rastgele yapılan bir seçim
değildir; tam tersine, bir kişinin doğasını, özgürlüğünü, tercihlerini ya da
değerlerini -bir kişinin “derin kendiliğini”- güçlü ve önemli bir tarzda dile
getiren bir seçimdir. Aslında, birçok filozof ve filozof olmayan düşünüre göre
başkalarından özel saygı talepleri sağlar gibi görünen bir seçimdir. Özerkliğe
bağlı olan bu özel saygı kavramı, bütün popüler kültüre ve felsefi söyleme
yayılmış durumdadır. Bu kavram, insanın saygınlığının temeli, (aralarında
serbest konuşma hakkı gibi özgül hakların savunulmasını da içeren) insan
haklarının temeli, bilinçli özneler arasındaki iletişim sınırları, (aralarında
ötanazi ve doktor-hasta ilişkileri çevresindeki tartışmaları da içeren) tıbbi
etik tartışmaları, liberal eğitimin haklı gösterilmesi, liberal yönetimin
savunulması ve paternalizmin yanlışlığının savunulmasıyla ilgili tartışmalara
uygulanabilir. Özerkliğin özel bir saygı hak ettiğini bildiren görüşün klasik
kaynağı Kant’tı ve onun ardından bu iddia için Kant’ın argümanının özsel
yanlarının yeniden inşası geldi.
Argümanın kilit noktası, Kant’ın yalnızca
iradi eylemlerin saygıyı hak ettiği konusundaki ısrarıdır. Bu irade eylemleri,
(Kant’ın “özgürlük” anlayışına göre) gerçekten özgürdür. Kant’ın “saygı”
anlayışını çok güçlü bir biçimde anladığını hemen eklemek gerekiyor: Kant’a
göre bir şeyin saygıyı hak ettiğini söylemek, bir nesnenin doğru ve uygun
değerlendirildiğini söylemektir. Ayrıca Kant’a göre bir insanın özgür olmasının,
o insanın kendi eğilimleri ya da arzuları tarafından ele geçirilmediğini, tam
tersine arzu ve eylemlerinin aklın evrensel yasalarına uyumlu olarak hareket
ettiği anlamına geldiğini önemle belirtmek gerekiyor. Son olarak bazı
filozofların özerkliğin saygıyı hak ettiği konusunda Kant’a katıldıklarını
ancak özerkliğin temelde ne olduğu konusunda Kant’la anlaşamadıklarını da
belirtmekte yarar var. Dahası, bazı filozoflar, iradenin özerk eylemlerinin
eğilimleri ihtiva ettiğini ya da onlara dayandığını iddia ediyorlar.
“Tasarladığım
eylemin sonucu olan bir nesneye, yalnızca bir sonuç olduğu ve iradenin bir
faaliyeti olmadığı için gerçekten bir eğilim duyabilirim ama saygım asla
olamaz. Aynı biçimde ister benim isterse başkasının olsun böylesi bir eğilime
de saygı duyamam; birinci
durumda olsa olsa onu onaylarım ve ikinci durumda bazen
sevebilirim bile, yani ona çıkarıma uygun bir şey olarak bakabilirim. İrademle
yalnızca bir dayanak olarak ilintili olan ve hiçbir zaman sonuç olmayan, benim
eğilimime hizmet etmeyen ama ağır basan ya da en azından bir seçimde bulunmak
için yapılan hesaplamalarda göz ardı edilen - dolayısıyla yalnızca yasanın
kendisi için yapılan- bir saygı nesnesi ve dolayısıyla bir buyruk olabilir.”[1]
Argümanın
Kuruluşu[2]
1.Öncül: Eğer bir irade eylemi özgürse,
o zaman saygıyı hak eder.
2. Öncül: Eğer bir irade eylemi özgür
değilse, o zaman saygıyı hak etmez.
3. Öncül: Eğer bir irade eylemi bir arzu
nesnesine bağlıysa, o zaman bir özgür irade eylemi değildir.
4. Öncül: Eğer bir irade eylemi hiçbir biçimde bir arzu
nesnesi tarafından etkilenmemiş ancak kendi yasasına uyumlu olarak
uygulanmışsa, o zaman bir özgür irade eylemidir.
5. Öncül: Bir eğilim, arzu nesnelerine bağlıdır.
1.Sonuç:
Eğilimler, özgür irade eylemleri değildir (Ö3,
Ö5).
2. Sonuç: Eğilimler
saygıyı hak etmezler (Ö2, S1)
6.
Öncül: Özer bir irade eylemi, hiçbir
biçimde herhangi bir arzu nesnesinden etkilenmez, tam tersine kendi yasasına
uyumlu bir uygulanır (Ö4,
Ö6).
3. Sonuç: Özerk irade
eylemleri özgür irade eylemleridir (Ö4,
Ö6).
4. Sonuç: Özerk irade
eylemleri saygıyı hak ederler (Ö1,
S3).
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder