Fabrikalar kararıyor: Robotlar 7/24 ışıksız ve mola vermeden çalışıyor.
Sabah uyanıp işe giderken, dünyanın bir başka ucunda otomobil fabrikalarında ışıkların artık hiç açılmadığını düşündünüz mü? Bu bir bilim kurgu senaryosu değil, Çin’de halihazırda yaşanan bir gerçeklik. ‘Karanlık fabrikalar’ yükseliyor ve otomotiv üretiminin çehresini sonsuza dek değiştirmeye hazırlanıyor. Küresel otomotiv endüstrisi, IBM’in 2024 tarihli bir raporuna göre endüstriyel robotların bir numaralı uygulayıcısı olarak bu yeni çağa öncülük ediyor. Çin, robotların insan ihtiyaçlarından bağımsız, hiper-verimli üretim modelleriyle küresel rekabetin kurallarını yeniden yazarken, bu durum yalnızca üretimin geleceğini değil, aynı zamanda iş gücü piyasasının ve endüstriyel rekabetin çehresini de temelden dönüştürüyor.
Karanlık fabrika ne demek?
Karanlık fabrikalar, bir başka deyişle ışığa ihtiyaç duymayan fabrikalar, tamamen otomatik sistemlerle donatılmış ve bünyesinde insanın varlığına neredeyse hiç ihtiyaç duymayan yapılardır. Teknoloji şirketi Siemens, bu fabrikaları “işlev görmek için neredeyse hiç insan etkileşimi veya girdisine ihtiyaç duymayan” yapılar olarak tanımlıyor. Geleneksel fabrikalarda parçaları kaldırmak, operasyonu sürdürmek gibi süreçlerde tipik insan gücü zorunluyken, karanlık üretimde hammaddenin fabrikaya girişinden ürünün çıkışına kadar olan sürede yok denecek kadar az insan müdahalesine ihtiyaç duyulur.
Bu sistemin en çarpıcı yönleri ise şunlar:
Peki neden şimdi?
Aslında karanlık fabrikalar, üretim sektörü için yeni bir konsept değil. Bu yöntem, 1980’lerden beri gerçekleştirilmeye çalışılan bir uygulama. Örneğin, General Motors (GM) firmasının tamamen otomatik bir fabrikada üretim denemeleri geçmişte başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Çünkü o zamanlar sensörler yeterince hassas değildi, yapay zekâ henüz emekleme aşamasındaydı, robotlar da pahalıydı. Şimdi ise bu bileşenlerin tamamı ucuzladı, hızlandı ve “birlikte çalışabilir” hale geldi. Günümüzde otomasyon sistemlerinin teknolojik açıdan çok daha gelişmiş bir hal almasıyla, “karanlık fabrikaları” gerçekleştirmek gün geçtikçe daha gerçekçi bir hal aldı.
Çin’in ‘karanlık’ planı
Bu yeni çağın en çarpıcı örneklerinden biri Çinli elektrikli araç (EV) markası Zeekr. The New York Times’a göre üretim tesisinde 820 robot bulunduran ve daha fazlasını planlayan Zeekr, günde 800’den fazla lüks otomobili, tamamen otomatikleşmiş, hiper-verimli ve karanlık bir fabrikada üretiyor. Zeekr, Tesla’nın 10 yılda ulaştığı üretim kapasitesine sadece 3 yılda erişerek, bu modelin getirdiği verimlilik ve hız avantajını net bir şekilde ortaya koyuyor. Çin’in ‘Made in 2025’ hedefinin bir ürünü olan bu fabrikalar, küresel elektrikli araç pazarında baskın bir rol oynamayı amaçlıyor. Bu ülkenin otomasyona yaptığı devasa yatırım da verilerle sabit: Çin, şu anda işçi başına düşen üretim robotu sayısında ABD’den daha fazla robota sahip. 2023 yılında dünya genelinde kurulan her iki endüstriyel robottan birinin Çin’de olması, ülkenin bu alandaki liderliğini açıkça gözler önüne seriyor. Bu durum, global otomotiv endüstrisindeki güç dengelerini temelden sarsma potansiyeli taşıyor.
Karanlık fabrikalar ne gibi faydalar sağlıyor?
Karanlık fabrikalarda gerçekleştirilen üretim birçok farklı şartlar altında bile 24 saat performans göstererek üretim sürecinde artan bir verimlilik eğrisi sağlar. Bu sistemin sunduğu temel faydalar şöyle sıralanıyor:
Artan verimlilik: Robotik sistemler, çalışma saatlerinde artış ve kusurlu parça oranında azalma sağlayarak fabrika verimliliğini maksimize eder.
İş gücü maliyetinde azalma: İnsanların yaptığı birçok işin tek bir makineye bağlanmasıyla, sadece yakıt ve bakım/onarım maliyetleri ile fabrikayı işletme olanağı sağlanır, bu da iş gücü maliyetini büyük ölçüde düşürür.
Ekipman işletiminde kesintisizlik: İnsan temelli çalışmaya kıyasla, ekipman kullanımında ortaya çıkan ölü zamanlar ortadan kalkar.
Yüksek vasıflı çalışana odaklanmak: Rutin ve tekrarlayan işlerden arındırılan yüksek vasıflı çalışanlar, bilgi birikimlerini sistem yönetimi, Ar-Ge ve stratejik planlama gibi daha verimli alanlarda kullanabilir.
Enerjide verimlilik: Verimlilik arttığı için ürün çıktısı ve kullanılan enerji oranlandığında, ürün başına düşen imalat enerjisi azalır.
Rekabet avantajı: Yüksek üretim hızı ve kapasitesi, karanlık üretimin yapıldığı fabrikaları sektördeki rakiplerine karşı bir adım öne çıkarır.
Mavi yakalılar sistem dışı mı?
Karanlık fabrikalar işveren için bir rüya olabilir: İş bırakma yok, toplu sözleşme yok, yıllık izin, doğum izni, tazminat yok. Arıza hariç hiçbir şey üretimi durduramıyor. Ama çalışanlar için? İşte orası gri alan. Üretim hatlarında çalışan binlerce insanın yerini robotlar aldığında ne olacak? Mavi yakalılar bir anda sistemin dışına mı atılacak? Cevap hem evet hem hayır. Çünkü her dönüşüm kendi içinde yeni ihtiyaçlar ve iş alanları da doğurur. Bu sistemlerin tasarımı, yazılımı, bakımı, kontrolü hâlâ insana ihtiyaç duyuyor. Ama artık kas gücüne değil, kod bilgisine, sistem mühendisliğine ve veri analitiğine ihtiyaç var. Yani mesele, “işsiz kalmak” değil; “hangi işe hazır olup olmadığınız.” Karanlık üretim, görünürde tamamen insansız bir yöntem olsa da, sistemin kurulması ve sürdürülebilirliği için yüksek nitelikli insan emeği vazgeçilmez. Kısacası, sistemin işleyişi insansız olsa da çalışabilirliği ve devamlılığı tamamen insan çalışmasına bağlıdır. Bu sistem, emek yoğun ve tehlikeli işleri yüksek teknolojiyle dönüştürerek insan emeğini daha katma değerli alanlara yönlendirir.
Küresel etkisi ne olur?
Çin’in bu denli hızlı otomasyon hamlesi, özellikle ABD gibi köklü otomotiv endüstrisine sahip ülkelerde ciddi endişelere yol açıyor. Forbes’un 2024 tarihli bir yazısına göre, geçen yıl ABD’de araç imalatı sektöründe 308 bin kişi istihdam edildi ve bu rakam 2009’dan beri (COVID-19 dönemindeki kısa kesinti hariç) istikrarlı bir büyüme eğilimindeydi. Tamamen otomatikleşmiş otomobil fabrikaları, bu tutarlı büyümeyi engelleyebilir ve Amerikan otomobil işçileri için “korkunç” sonuçlar doğurabilir. Henüz ABD’de tam otomatik bir üretim tesisi yatırımı olmasa da, Tesla’nın ‘Optimus Bot’ gibi robotik geliştirmeleri ve Gigafactories’deki otomasyon kullanımı ile Hyundai’nin Georgia’daki Metaplant America’sında bulunan 850’den fazla robot ve 300’e yakın otomatik güdümlü araç gibi örnekler, Amerikalı otomobil üreticilerinin de otomasyona yöneldiğini gösteriyor. ABD otomotiv endüstrisi her zaman küresel üretim trendlerini birebir takip etmese de (tıpkı elektrikli araçlara adaptasyonda Çin’den daha yavaş kalması gibi), Çin’in bu otomasyon stratejisi, daha fazla şirketin yapay zeka ve robotları üretim süreçlerine dahil etmesiyle korkutucu bir olasılık olarak kapıda duruyor. Tabii bu risk Avrupa ve Türkiye için de apaçık ortada.
Yeni bir dönemin eşiğindeyiz
Robotların mola vermediği, ışığa ihtiyaç duymadığı ve kesintisiz çalıştığı “karanlık fabrikalar” çağı, otomotiv üretiminde yepyeni bir verimlilik ve maliyet avantajı standardı belirliyor. Çin’in bu alandaki liderliği, sadece kendi endüstriyel geleceğini değil, tüm dünyanın üretim süreçlerini ve küresel rekabet dinamiklerini derinden etkileyecek bir dönüşümün habercisi. Bu değişim, geleneksel üretim modellerini zorlarken, iş gücü piyasasında köklü değişiklikleri ve yeni istihdam tanımlarını beraberinde getirecek gibi görünüyor. Gelişen otomasyon sistemleri ile birlikte, karanlık fabrikalar gelecekte üretim sektöründe tercih edilen yöntemler arasında zirvedeki yerini alacak ve küresel endüstriyel manzarayı yeniden şekillendirecek.
Emre Özpeynirci-Oksijen 25/07/2025