19 Ekim 2025 Pazar

Tekilleşme tekelleşme

 

Tekilleşme tekelleşme



Ya adam yine haklıysa? Ya tahminleri gerçekten doğru çıkarsa? Üstelik; bugüne kadar söylediklerinin büyük çoğunluğu doğru çıkmış. 1990’dan beri. O yıllarda bilgisayarın satrançta insan şampiyonları yeneceğini, Deep Blue’nun Garry Kasparov’u yenmesinden yıllar önce söylemişti. Aynı yıllarda kablosuz bilgisayarların, internetin çok yaygınlaşmasını, akıllı telefonları, bilgisayarlara konuşarak komut verilebileceğini söylemişti. Yine 2000’lerin başlarında bilgisayar ekranlarının artırılmış gerçeklik ile gözlük içinde entegre olacağını, gözlüklerle gerçek zamanlı tercüme yapılabileceğini, eksoskeleton teknolojisi ile engellilerin yürümesinin sağlanacağını öngörmüştü. Ray Kurzweil. Daha önce de her türlü fonttan yazı okumaktan, optik karakter tanımaya, gerçek piyano sesi üreten ilk müzik sentezleyicilere kadar pek çok ilkin mucidi, bir dönem Google‘ın mühendislik direktörü. 1990- 2010 arasında tam 147 öngörü ya da tahminde bulunmuş. Bunların 115’i tamamen, 12’si çok büyük ölçüde gerçekleşmiş. Yani tahminleri yüzde 86 oranında tutmuş. Bu da söylediklerini ciddiye almak gerektiğinin kanıtı olarak düşünülebilir. Bugünlerde söyledikleri de epey hayret uyandırıcı. 2030 yılında yaşlanma tamamen tersine çevrilecekmiş. (Şu anki durumda yaşlanma sadece yavaşlatılabiliyor.) “Uzun ömüre kaçış ivmesi” olarak adlandırdığı duruma 5 yıl içinde erişileceğini, ömre onlarca yıl eklenebileceğini öngörüyor. 2032’de sayısız nanobot vücuda enjekte edilerek, hastalıklı yapıları temizleyip, hücreleri tamir edecekler, damarları temizleyecekler. 2035’te nanobotlar bazı organları yeni baştan yapılandırılabilecek, organ nakline gerek kalmayacak, beyne giren bu nanobotlar nöronları tamir ederek fonksiyonlarını restore edecek. Aynı şekilde DNA da tamir edilebilecek, 2045’te insan beyni ve makine, şirket birleşmeleri gibi “M&A” yaparak birleşik davranabilir hale gelecek.

Beyin, EyAy ile birleşerek bulut sistemlerine bağlanacak yani doğal ve Sibernetik Zeka birleşecek, bugünkü zeka milyon kat katlanacak. Bu birleşik zeka, var olan biyolojik beyinlerden milyon kat hızlı çalışacak. Bunlarda bir tür “dijital ölümsüzlük” mümkün olacak. Sanal ya da robotik bünyelerde yaşama devam edilecek. Vücutlar zaten hep genç kalacak… Ve daha neler neler. Okudukça insana bilim kurgu gibi geliyor. Ünlü yönetmen Kubrick “2001 Uzay Macerası” filmini 1968’de çekerken, robotların kendi kendilerine karar verip insanı devre dışı bırakabileceklerini öngörmüştü. Henüz olmadı ama olabileceği de çok konuşuluyor, tartışılıyor. Kurzweil, süregelen EyAy öcüdür, hayatı, işi elimizden alacak, insanı ya köle yapacak ya yok edecek, hele “Genel Yapay Zeka sonumuz olacak” karamsarlığından hayli uzak. Üstelik söyledikleri 5 yıl 10 yıl sonrası için. Yani yarın. Bugün ilkokulu bitirenlerin, üniversiteyi bitirecekleri günlerden bahsediliyor. Bugünlerde başlayan sürecin bir aşaması olarak görülüyor. 2045’te yani bugünden sadece 20 yıl sonra insanlığın yepyeni bir evreye ve evrenle ilişkiye erişeceğini öngörüyor! Bu kadar karamsar görüş arasında nedir umut verici denebilecek olumlu içgörü: Hele “tekillik” (singularity) dediği insan-makine iç içeliğinin kozmik evrimin bir aşaması olarak görülmesi hayli düşündürücü.

“num=100”

EyAy’ın en güçlü eğitim kaynağı internet ve dolayısıyla arama motorları yani ağırlıkla Google. EyAy’ın insandan farkı yok, o da Google’dan öğreniyor, başkalarına satıyor. Google’da bir parametre var, “num=100”. Bu da kullanıcıların (ve tabii arama motoru optimizasyonu – SEO -araçlarının) her aşamada görebildikleri sonuç miktarı. Eylül ayında bu sayı bir anda 10 adete indirgeniverdi. Her ne kadar normal kullanıcılar yani insanlar belli miktarda sonuçla yetinse de EyAy araçlarının eğitimi için ne kadar çok veri o kadar iyi sonuç demek. Bir anda 10 sınırı gelince eskiyle aynı sayıda cevaba erişmek için 10 defa arama talebi yapmak yani maliyetin 10 kat artması söz konusu.

Google bu düşüşe gerekçe olarak istismarların engellenmesi, farklı aletlerden elde edilen sonuçların benzeşmesi, veri kalitesinin yükselmesini gösterdi. Özellikle EyAy araçlarının tek seferde çok yüksek sayıda veri talep etmesi, veri çeken robotların yoğunluğa karşı sonuçları, sunucularını ve altyapılarını korumak amacıyla yapılan bu kısıntı aynı zamanda kendi ekosistemlerini dışarıya karşı korumak, rekabeti zorlaştırmak amaçlı diye de düşünülüyor.

Ama kısa sürede ortaya çarpıcı sonuçlar çıktı. Site gösterimlerinin yüzde 88 düştüğü görüldü. Özellikle daha mütevazı sitelerin görülme şansı neredeyse kalmadı. Anahtar kelimeler üzerinden optimizasyon yaratmak iyice zorlaştı. Böylece EyAy veri taramalarının maliyeti 10 kat atarken, her şeyi de yavaşlattı. Böylece sadece en yaygın, bilinen ve birbirine benzeyen şeyler ilk 10’da yer alır hale geldi. Küçük, niş konulara erişim çok zorlaştı. Eğitim kaynağı birbirine çok benzeyen veri setlerinden oluştu. Eskiden Büyük Dil Modelleri (LLM) yoluyla yapılan organik keşifler imkansız hale geldi. Öte yandan bakıldığında farklı ve daha sert bir niyet okuması da yapılabilir. Google bu kısıtı, söylediği verimlilik, kullanıcı deneyimi iyileştirmesi falan filandan çok kendi dışındaki EyAy şirketlerinin önünü kesmek, işlerini yavaşlatmak, hata oranlarını ve maliyetlerini yükseltmek için yaptı. Kendi ekosistemini rekabet şartlarının dışına, üzerine çıkardı. Bu da LLM tabanlı EyAy öğrenimini hayli zora sokuverdi.

Peki EyAy için LLM vazgeçilmez mi? Meta’nın Bilim Başkanı Yann LeCun gibiler zaten Genel Yapay Zeka’yı olası bulmuyor. Ama EyAy’ın insan gibi güçlü hafıza, düşünceye yeteneği, fizik dünyayı anlayabilme ve üstün planlama kabiliyetine sahip olması gerektiğini öne sürüyor. Etkinlik, verimlilik peşinde koşmaktansa “dünya öngörü modeli” geliştirmek gerek diyor. Bu model çevre ve koşulları simüle ederek öngörü ve tahmin geliştirmeyi amaçlıyor. Bu da otonom araçlardan sağlık sistemlerine, oyunlara her konuda ajanları vasıtasıyla da etkileşim kuran bir “önceden düşünme” öngörme modeli demek. Bu da verinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Üstelik sadece metinle sınırlı olmayan, görüntü, ses, doku ve her türlü uyarıdan edinilen verinin işlenmesi de, saklanması da hayati. Özellikle en büyük veri kaynağının getirdiği çok büyük kısıt, bilimsel araştırmadan, ticari kurumlara her türlü oyuncuyu derinden etkiledi. Veri sahipliği, erişimi, işlenmesi artık gerçek güç kaynağı. Onun için Trump’ın, tahta çıkış töreninde de İngiltere Kraliyet yemeğinde de teknoloji ağalarına öncelik veriliyor. Artık hükmetmek için önce veriye hükmetmek gerekiyor. Veriye hükmeden, EyAy yoluyla yapılan her şeyde ve daha sonra da yine EyAy yoluyla erişilecek bütün evrelerde hüküm sürer görünüyor.

Baştaki soruya dönersek. Ya adam, yani Kurzweil haklıysa? Ya önümüzde 5,10,15 sene içinde kozmik evrimi etkileyecek gelişmeler olacaksa? İnsan ve makine iyi bir barmenin kokteyl çalkalaması gibi sonunda birbirine geçecekse? Tekilleşecekse? Yaşlanmayacaksa? Yaşamını bir şekilde hep sürdürebilecekse? Bunlar bu kadar kısa süre içinde olacaksa şimdiden bir şekilde başladı demektir. O zaman deli sorular hücum eder. Veriyi tekelinde ya da kontrolünde tutmak mümkün ve sürdürülebilir olur mu? 5 yıl sonra bunlar olsa da bütün dünyaya yani 8 milyara erişmesi ne kadar sürer? Bulut’taki veri de manipüle edilerek tek tip insana doğru gidilir mi? Milyon kat zekileşen insanın bugünkü insanla aynı tür olacağı söylenebilir mi? Tekilleşme yani makine insan bütünleşmesi olursa insanlar, kurumlar, ülkeler arası rekabetler, husumetler sürer mi? Olası bir büyük savaş, bundan önceki büyük savaşlarda olduğu gibi teknoloji tabanlı büyük sıçrama yaratır mı? İnsan ne kadar yaşar? Ne kadar yaşamalı?

Adam haklıysa eğer… Neden bugün bütün dünyada yaşanılan kriz, sıkıntı, savaş, itiş kakış, hengame? Hep genç kalıp, milyon kat daha zeki olursa eğer insan, bugünlere yani 5-10 yıl bilemedin 20-25 yıl öncesine bakıp ne der?

Yeni dönemin söylemi “Bizim çocukluğumuzda EyAy dutluktu” olabilir mi?

Tekilleşme tekelleşme getirir mi?

Adam “Tekilleşme çok yakın” diyor, hazır mısınız?

Gerçekten mi?  

 Levent Erden

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder